Elif Çakır Yazdı: Mehmet Şimşek’in işi gerçekten ama gerçekten çok zor

0
4

Karar Yazarı Elif Çakır, bugünkü köşesinde Merkez Bankası gelişmelerini ele aldı.

Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a röportaj veren Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan da kira fiyatlarının yüksekliğinden şikayet ediyor, makul fiyata ev bulamamaktan yakınıyor.

Meğer ülkemizin Merkez Bankası Başkanı da milyonlarca insanı etkileyen, mağdur eden fahiş kira sorunun mağdurlarından biriymiş!

Bütün içtenliği ile mağduriyetini anlatan Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan uzun yıllar Amerika’da yaşamış biri olarak şu mukayeseyi yapıyor:

“İstanbul, Manhattan’dan pahalı olur mu? Biz İstanbul’da ev bulamadık. Müthiş pahalı. Annemlere yerleştik, onların yanında kalıyoruz

Kira fiyatlarının Merkez Bankası Başkanına bile “müthiş pahalı” gelmesi, bütçesine uygun ev bulmakta zorlandığı için annesinin evine yerleşmiş olması, gerçek anlamda geçim zorluğu yaşayan vatandaşlarımıza teselli kaynağı olmuş mudur? Kirasını ödemediği için annesinin babasının evine yerleşenlere kendilerini iyi hissettirmiş midir?

Hiç sanmıyorum, çünkü gerçekçi değil.

 

Kariyerine GoldmanSachs’ta başlayan Erkan, burada görev yaptığı 9 yıl boyunca ABD’deki büyük bankalar ile sigorta şirketlerinin yönetim kurulları ve üst düzey yönetim ekiplerine danışmanlık hizmeti vermiş. Yine 2014 yılında First Republic Bank’ta çalıştığı dönemde 8 yıl süresince eş icra kurulu başkanı (Co-CEO), başkan, yönetim kurulu üyesi, yatırım direktörü, mevduat direktörü ve risk eş direktörü olarak görev yapmış.

Ayrıca Tiffany & Co’da, Marsh McLennan çalışmış olan Erkan bundan sonra hiç çalışmasa bile İstanbul’un en iyi semtlerinde, en yüksek kiralarla oturacak bir birikime sahip olduğu biliniyor.

Olsa olsa tutumlu biridir ve yüksek enflasyonun neticesinde yükselen kira fiyatını ödemek istemiyordur. Enflasyon düşüp kira fiyatları normale döndüğünde oturacağı evi kiralayacaktır.

Peki ama neden bunu anlatma ihtiyacı hissediyor? Bu sorunun cevabını en iyi kendisi verecektir. Belki de kendisine farklı bir kariyer planı yapıyordur, o yüzden bir imaj çizmek istemiş olabilir.

Belki de Merkez Bankası Başkanı olarak ülkenin gerçeğini dile getirmek, dikkat çekmek istedi.

Bilmiyorum.

 

Röportajın bu magazinel kısmını geçelim. Çünkü Hafize Gaye Erkan’ın baştan sona tuhaflıklarla dolu acıkmalarındaki en masum kısmıydı.

Asıl soru şu:

Hafize Gaye Erkan neden, niye böyle tuhaf bir röportaj verdi. Elbette Merkez Bankası Başkanları konuşurlar, mülakat verirler.

Ama kendisinin bankacılık tecrübe ve birikimlerini sorgulatacak, özellikle yabancı yatırımcının yeni ekonomi politikasına güven duymak için daha çok kanıt istediği bir konjonktürde, “alın size kanıt, hatta kanıtlardan kanıt beğenin” türünde bir röportaj verilmez.

Yabancı yatırımcının “Cumhurbaşkanı Erdoğan, piyasayı para politikası konularına müdahale etmeyeceğine bizleri ikna etmesi gerekiyor” düşüncesinde olduğu bir dönemde çıkıp “Cumhurbaşkanımıza söyledik, bize üç alan söyleyin, biz şahlandıralım, sizin stratejik gördüğünüz nasıl savunma sanayiinde önümüzü açtınız, stratejik gördüğünüz alanları söyleyin, destekleyelim” açıklaması hiç yapılmaz!

 

Eski Hazineci, bankacı Kerim Rota’ya TCMB Başkanının röportajını nasıl değerlendirdiğini sordum. Hafize Gaye Erkan’ın verdiği röportajın hem ülkemizde hem de dünyada Merkez Bankacılığı açısından alışılagelmiş iletişim yönteminin çok dışında bir örnek olduğunu söyleyen Kerim Rota’nın sözleri şöyle:

“Merkez Bankaları finansal ve reel sektör aktörleriyle yazılı iletişimlerini ürettikleri para politikası metinleri ve enflasyon raporları yoluyla yaparlar. Bu aktörlerle yüz yüze iletişimi ise basın toplantıları ve yatırımcı toplantıları yoluyla gerçekleştirirler. Toplumun daha geniş kesimleriyle iletişimi gerektiğinde bunu bilgilendirme notları ile veya sendika, tüketici dernekleri gibi kuruluşlarla ortak toplantılara katılarak yaparlar. Tüm bu iletişim yöntemlerinde başkanın kişiliği veya günlük hayatı gibi detaylar yer almaz. Dolayısıyla bu söyleşi sıra dışıdır. TCMB mevcut iletişim kanallarını eksik görüyorsa örneğin Fed’in yaptığı gibi bazı para politikası kararlarının ardından yüz yüze basın toplantısı düzenleyebilirdi.”

Rota haklı, illa bir iletişim kurmak, kamuoyunu bizzat bilgilendirmek istiyorsa, illa konuşmak istiyorsa mesela ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell gibi Para Politikaları Toplantılarından sonra basın toplantısı düzenleyebilir.

Diyelim ki Gaye Erkan iletişim tercihini bu yönde kullanmaya devam edecek. Rota o zaman “içeriğe odaklanması” gerektiğini söylüyor. Verdiği mülakatın içeriğinin de teknik anlamda çok sorunlu olduğunu ifade ediyor:

“Yabancı yatırımcıların bir telefon uzağında ve 1,5 milyar dolar getiren yatırımcıların muhtemelen ayrıcalıklı olarak görüşebildiği bir Merkez Bankası başkanının önceliklerini sorgularız. Bakmayın bugün 1,5 milyar dolar için sevindiğimize, 2014 yılında yabancı yatırımcıların TL cinsi portföy yatırımları 200 Milyar doları aşmıştı. Her 1 milyar dolar getiren TCMB başkanını arayıp sohbet ettiği durumda o günkü TCMB başkanının günün 12 saatini yabancı yatırımcılarla konuşarak geçirmesi gerekirdi.

Söyleşide TCMB başkanının swap ile gelen veya yabancı fona hesap açarsa artmayacağını söylediği rezervin yabancılar hazine tahviline girerse artacağı yönündeki görüşü de sorgulamaya muhtaç. Bu ya sözlerinin bu konulardan uzak gazeteci tarafından tam yansıtılamadığını ya da finansal piyasa dinamiklerinin TCMB veya uluslararası rezervleri nasıl etkileyeceği konusunda başkanda kafa karışıklığı olduğunu gösteriyor. Söyleşinin mecrası ve seçilen gazetecinin önemi de burada ortaya çıkıyor.”

Bir tek bana mı tuhaf geldi diye Rota’ya “röportajın en tuhaf kısmı neresi” diye sordum. Yanıtı şöyle oldu:

“TCMB başkanının Cumhurbaşkanı ile yapılan toplantıda “bize 3 sektör söyleyin şahlandıralım” ifadesi ise oldukça tuhaf. Bu toplantıda Cumhurbaşkanı “işte tam da beklediğim yaklaşım, 3 yetmez, size 33 sektör söyleyeyim TCMB onları desteklesin” deseydi TCMB ne yapacaktı?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu üçü 33 yapalım demeyeceğinin garantisi var mı? Yarın diyelim ki söylese ne diyecek Gaye Erkan?

 

Rota şöyle devam etti:

“İstanbul’daki kiraların yüksekliği ve Manhattan ile karşılaştırılması ise geniş halk kitleleriyle bir empati içerse de, dünyada birçok Merkez Bankası başkanı maaşı ülkenin en prestijli yerinde bir ev tutmaya müsaade etmeyebilir. Bu nedenle de Merkez Bankası başkanlarına makamlarını temsile uygun lojman vb. türü yan olanaklar sağlanır. Örneğin Fed başkanının yıllık maaşı 190,000 dolar civarındadır. Bu da ABD’de ortalama bir finans yöneticisinin maaşına oranla bile çok düşük bir tutardır. Dolayısıyla bu pozisyonlar zaten para kazanılan değil, kariyerlerin zirvesini yapmak için gidilen ülkenin en prestijli makamlarıdır.

Sonuç olarak bu söyleşi bana “iyi ki Temmuz ayı sonunda TCMB’de başkan yardımcılığı değişimleri yapıldı” dedirtti. Belli ki TCMB başkanının kurumunun kültürüne uyum ve finans yöneticiliğinden Merkez Bankacılığına geçiş için zamana ihtiyacı var.

Son 6 ayda TCMB ve hükümet politikaları sayesinde ülke risk primi 600’den 290’a geriledi. Ancak TCMB başkanının söyleşisi bana bu iyileşmede en önemli aktörün tecrübesi ve birikimleriyle Mehmet Şimşek olduğunu hissettirdi.”

Bana bu röportajın hissettirdiği bir diğer duygu ise “Mehmet Şimşek’in işi gerçekten ama gerçekten zor” oldu.

Reklam Alanı