Akit’ten Abdurrahman Dilipak için özür geldi!

0
0

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınlara “fahişeler” diyerek hakaret etti. Bunun üzerine AK Parti içinde büyük bir kavga başladı.

“AK Parti’nin papatyaları” yazısında İstanbul Sözleşmesi’ni savunanlara yönelik “fahişe” ifadesini kullanmasının ardından AK Parti’li kadınlar 81 ilde Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

ÖZÜR DİLEDİ

Hükümete yakın Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu ise, “Helallik dileği ile…” başlıklı bugünkü köşesinde gazetesinin yazarı Abdurrahman Dilipak’a sahip çıkarken, bir de özür diledi.

Dilipak’ın yazısında saldırının olmadığını savunan Karahasanoğlu, “‘Ben AK Partiliyim. Akepeli değilim’ diyen hiç bir kişi, ‘Bu sözlerin muhatabı benim’ diyemez, dese de doğru söylemiş olamaz” dedi.

 

Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü olması sebebiyle her köşe yazısından sorumlu olduğunu hatırlatan Karahasanoğlu, “Gazetedeki sorumlu müdür olmam hasebi ile.. Yayınlanan her haber ve köşe yazısından, Basın Kanunu gereği cezai sorumluluğu olan müdür sıfatı ile.. Abdurrahman abinin, kesinlikle böyle bir kastı olmadığına tüm vicdanımla, tüm hayatımla, tüm kalbimle şehadetimi tekrarlayarak. Dindar kadınların.. Hatta, kendileri dindar olmasa bile, dindarlara saygısızlık etmeyen her bir insanımızın.. Hedef yapılan, çarpıtılan, farklı şekilde gösterilmeye çalışılan ifadeden dolayı bir üzüntüleri varsa, onların üzüntüsü, benim üzüntümdür” dedi.

Helallik de isteyen Karahasanoğlu, “Dilipak abinin ailesine saygısızca edilen sözlerden dolayı (karşı mahalleyi ciddiye almıyorum. Bizim camiamızdaki insanlardan) bir helallik beklediğimi de hatırlatarak..” derken, “Üzülen AK Partili kadınlardan. AK Partili olmasa bile dindar kadınlardan. Veya her iki gruptan olmasa da, dindarları tahkir etmeyen, kendisi hangi inançtan olursa olsun her bir kadından gazetenin sorumlu müdürü sıfatımla, helallik diliyorum” diye belirtti.

Ali Karahasanoğlu’nun yazısının ilgili kısmı şu şekilde:

“Abdurrahman Dilipak abinin yazısında, AK partili kadınların tamamına bir saldırı kesinlikle söz konusu değildir..

Tayyip Erdoğan’ın ailesinden birisine, eşine, kızlarına, gelinlerine yönelik asla ve kat’a, kimsenin küçücük bir şüphe duyabileceği bir ima, hukuken de yoktur..

“Hukuku boşver, gerçeğe gel, gerçekten kastedilene gel” diyenler için söyleyeyim..

Gerçekte de yoktur..

Bakın, hayatı sokakta kadın pazarlamakla geçen sahtekarların bile “Dilipak AK Partilileri kastetti” diye söze başlayarak mahkum etmeye kalkıştığı bahsi geçen yazının, hedef alınan kelimesinin geçtiği paragrafın başı şöyle:

“AK Parti içindeki AKP’liler, FETÖ’nün zihniyet ikizi gibi davranıyorlar.”

Bu ifadeden sonra, değil hukukçu, hukuk öğrencisi bile olsanız, “Bütün AK partililer kastedilmiş. Hatta Erdoğan’ın ailesi kastedilmiş” diyemezsiniz..

Diyen, en kibar ifadesi ile söyleyeyim, iftira eder..

Dilipak’ın o cümlesinin hemen sonrası da şöyle:

“Hem uluslararası fonlarla destekleniyorlar hem de kamu fonlarını kullanıyorlar.”

Bir cümle öncesinde, “AK Parti içindeki akepeliler” denilmişti.

Şimdi biraz daha hedef daralıyor, “akepelilerin içinde de, uluslararası fonlarla ve kamu fonları ile birlikte beslenenler” kastediliyor..

Dolayısı ile..

Kim, “Ben AK Parti içindeki akepeliyim.. Ayrıca da, hem uluslararası fonlardan, hem de kamu fonlarından destekleniyorum” derse, kendisinin kastedildiği noktasında ön şartları geçmiş sayılır.

Ama.. “Ben AK Partiliyim. Akepeli değilim” diyen hiç bir kişi, “Bu sözlerin muhatabı benim” diyemez, dese de doğru söylemiş olamaz.

Bu anlamda söyleyelim, Tayyip Erdoğan’ın ailesinden hiçbir kişi, akepeli değildir. AK Parti’ye sonradan, menfaat için gelmemiştir. Hepsi; mağduriyetleri, haksızlıklara uğramayı göze alarak, Erdoğan’ın şahsı ile birlikte bu davaya gönül vermişlerdir.. Bu ülkede hiç kimsenin, Erdoğan ailesi içindeki tek bir kişiye, “akepeli” sıfatı yüklediğini de ben ne gördüm, ne de işittim..

Nokta..

Dilipak abi nasıl ki gençlik yaşlarından bu yana, yani 50 yıldır bu davanın içinde ise.. Tayyip Erdoğan da, imam hatipten bu yana aynı süre boyunca, bu davanın içindedir..

Nasıl ki, Erdoğan’ın, dindar insanlara hakaret etmeyeceğine, hatta bu ülkenin hangi inançtan olursa olsun, hiçbir ferdine bilerek haksızlık etmeyeceğine kesin olarak inanıyorsam..

Dilipak’ın da, bu ülkedeki İslam’a inanan, eşcinsellerle ilgili Kur’an hükümlerine iman eden tek bir kişiye; Dilipak’a iftira atılarak, yazısı çarpıtılarak birilerinin dillendirdiği malum sözcüğü kullanacağına inanmam..

Dahasını söyleyeyim.. Kanaat olarak değil, şehadet olarak söyleyeyim..

Bazı dindar insanların dahi, iki-üç kişilik dar birlikteliklerinde espri olarak sarfettikleri sulu cümleleri dahi, ben Dilipak’ın ağzından hiç duymadım.. Bu şahitliğimi de bu vesile ile yapmış olayım.

Bu çerçevede bizler; “bu davaya 5 yıl, 10 yıl önce transfer olanlar”ın veya “daha 30’lu yaşlarda, 40’lı yaşlarda olanlar”ın değerlendirmeleri ile değil. Gençliğinden bu yana dindar camianın içinde olan ve yarım asrın şehadeti ile Dilipak’ın kastının, AK partili kadınlar olmadığını, zaten ifadesindeki cümlenin de “Ak Partililer” şeklinde değil, “AK parti içindeki akepeliler” olduğunu; hem hukuken, hem de vicdanen söylemeliyim..

Ama her şeye rağmen..

Gazetedeki sorumlu müdür olmam hasebi ile.. Yayınlanan her haber ve köşe yazısından, Basın Kanunu gereği cezai sorumluluğu olan müdür sıfatı ile.. Abdurrahman abinin, kesinlikle böyle bir kastı olmadığına tüm vicdanımla, tüm hayatımla, tüm kalbimle şehadetimi tekrarlayarak.

Dindar kadınların.. Hatta, kendileri dindar olmasa bile, dindarlara saygısızlık etmeyen her bir insanımızın.. Hedef yapılan, çarpıtılan, farklı şekilde gösterilmeye çalışılan ifadeden dolayı bir üzüntüleri varsa, onların üzüntüsü, benim üzüntümdür..

Velev ki, sahibi oldukları internet sitelerinde, kadın vücudu pazarlayan ahlaksızların dolduruşuna gelmiş olsunlar.. Velev ki, bu ülkenin menfaatleri için geceli gündüzlü çalışan Tayyip Erdoğan’ı devirmek için FETÖ dahil, PKK dahil herkesle ittifak yapanların tahriklerine gelmiş olsunlar.. Velev ki, CHP’lilerin çarpıtmalarına kendilerince hak vermiş olsunlar.. Eğer diyorlarsa ki; “Biz Dilipak’ın yazısından böyle bir anlam çıkardık. Dilipak’a da, Akit’e de teessüf ediyoruz..”

İstanbul Sözleşmesi’ne bizim bakış açımız saklı kalmak kaydı ile.. Eleştirilerimiz baki kalmak kaydı ile.. 6284’deki yanlışları dillendirme hakkımız saklı kalmak kaydı ile..

Dilipak abinin ailesine saygısızca edilen sözlerden dolayı (karşı mahalleyi ciddiye almıyorum. Bizim camiamızdaki insanlardan) bir helallik beklediğimi de hatırlatarak..

Üzülen AK Partili kadınlardan. AK Partili olmasa bile dindar kadınlardan. Veya her iki gruptan olmasa da, dindarları tahkir etmeyen, kendisi hangi inançtan olursa olsun her bir kadından gazetenin sorumlu müdürü sıfatımla, helallik diliyorum.”

Reklam Alanı