Atilla Gökçe Yazdı:Sorun sadece Kuntz değil

0
1

Milliyet Yazarı Atilla Gökçe, bugünkü köşesinde Milli Takımı değerlendirdi.

TFF, kamuoyundaki rüzgara bakarak geç de olsa karar aşamasına geldi. Bugünün sorusu şu: Kuntz’la devam mı, tamam mı?Açıkça yazayım: Kuntz’la alıp veremediğim yok. Geçen hafta TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ile konuşup yazdığım “Kuntz kendi ayağına ateş etti” haberi, beklediğimin üzerinde tartışma yarattı. Gündem oluşturdu. Kuntz’un gitmesi için kollarını sıvayanlar bu habere dayanarak Alman teknik direktörü kesip doğrama işine hız verdiler. O habere hiç yorum katmadım. Ben de Başkan’dan bir gün önce Kuntz’un Japonya maçı sonrası oyuncularıyla ilgili eleştirel açıklamaları ve tavrı nedeniyle “Vazoyu kırdı” diye yazmıştım. O gün de bugün de tekrarlamak istediğim bir şey var: Bu hikayede keşke bu sayfalar yazılmasaydı.. Almanya’daki finaller için kapının hala açık olduğu bir dönemde Milli Takım’da daha çok dayanışma, oyuna odaklanma ve teknik direktör-futbolcu işbirliğiyle hedefe ulaşma konusunda bir sinerji yaratılmalıydı.Maalesef 2 kişi bu sinerjiyi yaratmada üzerine düşeni yapmamış görünüyor. Milli Takım kadrosunda doğal lider konumundaki Kaptan Hakan Çalhanoğlu ile TFF yönetimindeki Milli Takım sorumlusu Hamit Altıntop. Biri, Hoca’ya söyleyip takım arkadaşlarıyla paylaşması gerekenleri kamuoyu önünde dile getirdi. Diğeri ise Faroe maçı sonrası geride durmaya devam etti. Oysa asıl böyle günlerde öne çıkıp bir liderlik sergilemeliydi.Acaba yaşadığımız sorunların temelinde “Almanya’da yetişmiş” antrenör yardımcısı ile “Alman” performans antrenörünün Türkiye’den ve futbol kültürümüzden uzakta olmalarının bir etkisi var mı? Ön yargılı değilim, olabilir.Hamit Altıntop’a dönersek, Lütfü Özel kardeşimin de TRT’de dile getirdiği gibi “Artık bırakmalı!”… Görev Kuntz’da da kalsa, yeni bir hoca da gelse TFF Milli Takım Sorumluluğu başka bir yönetim kurulu üyesine geçmeli. O kişinin kim olabileceğini biliyorum. Yıllarca teknik adamlarla CEO statüsünde çalışmış çok iyi eğitimli, tanınan, bilinen, dengeli.. Ve masaya vurmayacak biri!Avrupa liglerinde oynayan futbolcularımız da maalesef kariyer-lerinde beklenen gelişmenin gerisinde duruyor. Hakan Çalhanoğlu’nu ayırırsak, hemen tümü gelişme sürecini “oldum” dercesine bitirmiş görünüyor. Farklı nedenlerle statik bir döneme girdiler. Cengiz Ünder de bildiğiniz gibi… Sakatlığından dolayı çok üzüldüm. İçtenlikle geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Kusura bakmasın, Marsilya’da eski kalitesinin örselendiğini düşünüyorum. Umarım Fenerbahçe’de yeniden bir sıçrama dönemine geçer.Tek tek performans raporu yazacak değilim. Keşke Arda Güler de oynuyor olsaydı. Real Madrid’de çabuk bir geri dönüş yapmasını bekliyorum. Ferdi ile Arda sahada olunca Milli Takım’ın ışığı yolu aydınlatıyor.Derenin en hızlı aktığı yerde bindiğiniz atı değiştirir misiniz? Kuntz’la ilgili en önemli soru budur. Ah, keşke vazoyu kırmasaydı, ayağına sıkmasaydı.Bir de oyuncularımız var… Bayrak Çocuklarımız yani… Hayallerimizi, ümitlerimizi sırtlarında taşıyorlar. Kuşkusuz en büyük heyecanı onlar yaşıyorlar.

Futbolda yaşadığımız neşeli maceranın yeni bir kavşağındayız. Bugün ve yarın zor maçlarımız var. Galatasaray bu akşam Seyrantepe’de ne zamandır özlenen Şampiyonlar Ligi maçına çıkacak. Kopenhag eski yıllarda canımızı çok sıktı. Trabzonspor’u iki kez elediler. Sonra farklı bir yapıyla yenilendiler. Yine karşımızdalar. Eh, bıraksınlar da bu defa biz canlarını sıkalım. Şaka bir yana, Galatasaray’ın hiç de dengi değil Kopenhag takımı. Arada milyonlarca Euro farkı var. Bir İcardi’leri yok mesela, Kerem gibi “Harry Potter”e de sahip değiller. Tek tek sayarsak ayıp olur yani. Gecenin sürprizi Zaha… 2000’de UEFA şenliğini nerede yapmıştık? Kopenhag’da… Durun bakalım, neler göreceğiz daha.Futbolda yaşadığımız neşeli maceranın yeni bir kavşağındayız. Bugün ve yarın zor maçlarımız var. Galatasaray bu akşam Seyrantepe’de ne zamandır özlenen Şampiyonlar Ligi maçına çıkacak. Kopenhag eski yıllarda canımızı çok sıktı. Trabzonspor’u iki kez elediler. Sonra farklı bir yapıyla yenilendiler. Yine karşımızdalar. Eh, bıraksınlar da bu defa biz canlarını sıkalım. Şaka bir yana, Galatasaray’ın hiç de dengi değil Kopenhag takımı. Arada milyonlarca Euro farkı var. Bir İcardi’leri yok mesela, Kerem gibi “Harry Potter”e de sahip değiller. Tek tek sayarsak ayıp olur yani. Gecenin sürprizi Zaha… 2000’de UEFA şenliğini nerede yapmıştık? Kopenhag’da… Durun bakalım, neler göreceğiz daha.Yarın akşam da Fenerbahçe’den de yakışıklı bir galibiyet bekliyorum. Ferdi, İrfan Can Kahveci, Dzeko’yu keyifle izlemek istiyorum. Livakoviç’e güveniyorum. İsmail Kartal’a inanıyorum. Size de iyi akşamlar Fenerbahçe.Trabzon’daki maçı unutmak istiyor Beşiktaş taraftarları. Bırakın Trabzonlular gönüllerince eğlensin. Sizler de enseyi karartmayın yani. Şu Club Brugges’den çekinmeyin. Aboubakar, Muleka ve Masuaku sahada olacaklar nasılsa… Gedson’u da unutmayalım. Bir de şu sözü kulağımıza küpe yapalım: Trabzon’da hava bulutluydu, güneşi göremediniz, anlıyorum.. Unutmayın: Bulutlar dağılır gider… Hava açılır, güneş size kalır!

Yapma be Digitürk!

Pazar günü Boğaz’da bir motor gezisi yaptık, Ayla Gökçe’nin doğum gününü kutladık. Saat 17.00’de beIN Connect’ten Fenerbahçe-Antalyaspor maçına bağlandım ve keyifli bir maç izledim. Eve dönüp Trabzonspor-Beşiktaş maçı için tv’yi açtığımda, uydudan cep telefonuyla maç izlediğim için evdeki sisteme “az sonra” bağlanacağımı bildirdiler. O az sonra hiç bitmedi… Fenerbahçe maçı bitti, Beşiktaş maçı başladı tık yok. Yine telefondan izlemeye döndüm. Beşiktaş maçı da bittikten epey sonraa… bizim evdeki tv beIN Spoorts’a bağlandı. Arada telefonla bitmez tükenmez tuşlama diyaloglarını da anlatmıyorum yani.

Yapma be Digitürk… Eski dostuz biz. Biraz duyarlı ol, anlayışlı ol… Lütfen çabuk ol!

Reklam Alanı