TBMM Başkan Seçimiyle ilgili açıklamalarda bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Cumhur İttifakı’nın gereği neyse o yapılacaktır.” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli siyasi partiler kanunu, seçim kanunu ve TBMM İç Tüzüğü’nü yeniden ele alarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle çelişmeyecek içerik netliğiyle ve ifade niteliğiyle perçinlemek zarurettir.” ifadelerini kullandı.
Milletvekilleri ile yaptığı toplantı sonrası yazılı açıklama yapan MHP Genel Başkanı Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü;
“24 Haziran 2018’de yapılan 27.Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi’nin üzerinden iki yıl geçmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi TBMM’de 49 muhterem milletvekiliyle demokratik temsil hakkı kazanmış, tecelli eden milli iradenin görev ve gereğini müteakiben onurla temsil etmiştir. İnancımız odur ki, Türk milletinin manevi ve milli değerleriyle birleşip temellenmeyen her siyasi önerme esen rüzgârla uçuşan saman çöplerinden öz itibariyle farksızdır.
Partimiz Cumhur İttifakı’nın iki onurlu paydaşından birisidir. Bu ahlaklı ve kutlu ittifak yapısı Türkiye’yi yükseltmeye ve yükselen değer yapmaya coşku ve heyecan içinde azmetmiş, söz vermiş, bu uğurda da gecesini gündüzüne katmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi Cumhur İttifakı’nın içinde yer alsa da, Gazi Meclis’te denge ve denetim işleviyle mevcut, muhalefet göreviyle mesuldür.
“ÜSTLENDİĞİMİZ TARİHİ SORUMLULUĞUN FEVKİNDEYİZ”
Muhalefet anlayışımızın tesisini ve teminini sağlarken, siyasetimizi milli şuurla teçhiz, sağlam argümanlarla tevsik; akıcı, akılcı, atik ve samimi üslupla tahkim ve takviye ettiğimiz yalın bir gerçektir. İnandıklarımızı ifadeden hiçbir zaman imtina etmediğimiz aşikârdır. Her meseleye geniş bir cepheden bakarak, hayatın ve siyasetin her mevziisini derin bir görüş menziliyle kavrayarak sahip olduğumuz irade gücünü var olan imkânlarımızla dengeleyip örtüştürdüğümüz bilinmektedir. Bu hal tercümesi ilkesel tutumuzun esasını ve özünü de teşkil etmektedir. Üstlendiğimiz tarihi sorumluluğun farkında olmak şöyle dursun, elbette fevkindeyiz. Nedenleri çok ve çeşitli olan her soruna fikir ve ruh kökümüzün kaynaklarından beslenerek yaklaşmak tesadüfi bir tercihten öte mukadder bir takdirin, müstesna bir tavrın özetidir.
Gündelik sığ politikaların çukuruna gömülmeden, sığıntı polemiklerin dalgalanmalarına kapılmadan, ülkemizi, ülkülerimizi ve ilkelerimizi hür bir iradeyle temsil etmek bize göre şereflerin en büyüğüdür. Milliyetçi Hareket Partisi klasik siyaset mücadelesinin ötesinde davasının hukukunu, Türk milletinin tarihi, kültürel ve ekonomik haklarını hem savunmak hem de sonuçlandırmakla mükelleftir.
Bizim için istikbal, ikbale feda edilemez mahrem bir hazinedir. İstiklalimiz hiçbir güç odağının insafına, gözetimine, denetimine, nefsine bırakılamaz haysiyet değeridir. Kısaca milli bekamız hayat pırıltımız, varlık nişanemizdir. Milliyetçi Hareket Partisi selim bir mizaca, nezih bir müktesebata, nihayetsiz bir azme, çelikten bir atılganlığa haiz ve bunlarla da hadimdir.
“ESKİYE DÖNMEYECEKTİR”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin resmi ve siyasi olarak yönetim sistemimize girişi yaklaşık iki yılı bulmuştur. Cumhuriyet tarihinin en büyük sistem reformu çok şükür kök salmış, maksat hasıl olmuştur. Bilhassa Covid-19 hastalığıyla mücadele döneminde yeni hükümet sisteminin bütün özellikleri tezahür etmiş, seri ve etkili halde alınan kararlar salgına karşı Türkiye’nin mukavemetini diri tutmuştur. Aziz milletimiz geleceğini Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde görmüş, bütün menfi propagandalara rağmen yeni sistemi benimsemiş ve kabullenmiştir. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmekten bahsedenler suya yazı yazan, ipe un seren, cüretleri cehaletlerinden doğan siyaset düşkünleridir. Türkiye eskiye dönmeyecektir.
Zillete ömür ve omuz veren siyasi garabetlerin bunu anlayıp kabul etmesinde sayısız yarar vardır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin takip ettiği iki stratejik hedeften birisi Cumhur İttifakı’nın devamı, bir diğeri de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin dönemsel değil, bilakis daimi başarısıdır. Türkiye, çok partili siyasi hayatın değişik veçhelerinde yeşerip yaygınlaşan sistem tartışmalarını milli iradenin onayıyla noktalamıştır.
Yeni hükümet sistemi anahtar fonksiyonu görerek, dünü bugüne bağlamış, geleceği bugünle bağdaştırmış ve buluşturmuştur. Yeni hükümet sistemi kuşkusuz Türkiye’nin muhkem bir kazanımı, Türk milletinin muteber bir karakter ve kabiliyet mahsulüdür. Yürürlükteki yasal ve idari mevzuatın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle uyumlaştırılması, terslik ve tenakuzların demokratik sabır ve uzlaşmayla telafisi samimi arzumuzdur. Bu kapsamda, 15 Mayıs 2020 tarihinde yaptığımız yazılı basın açıklamasında ifade edilen, mahiyet ve muhtevası altı maddeden ibaret olan tekliflerimizin hukuki ve ahlaki bir temele kavuşturulması özellikle beklentimizdir.
Nitekim ve nihayetinde Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleriyle başlayan hazırlık süreci şu an partimiz ile AK Parti arasındaki temas ve görüşme trafiğiyle mesafe almakta, beliren ve bilinen kanuni düzenlemelerin alt yapısı oluşturulmaktadır.
Özellikle Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu ve TBMM İç Tüzüğü’nü yeniden ele alarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle çelişmeyecek içerik netliğiyle ve ifade niteliğiyle perçinlemek zarurettir.
“MİLLİ İRADE KÖSTEKLENMEKTEDİR”
Bir başka husus da Siyasi Etik Kanununa duyulan ertelenemez ihtiyaçtır. Siyaseti yozlaştıran çarpık zihniyetlerin artan etik sorunları Türkiye’yi zora sokmakta, ayak bağı olmaktadır. Türk siyaseti kirlenirken, milli irade kösteklenmektedir.
TBMM’de sipariş grup kuran ve kurduranlar, milletvekili borsasında alım satım yapanlar, milletin vermediği yetkiyi korsanca ve kurnazca kullanmaya heveslenenler, marjinal partilere belirli süreli ve belli amaçlara matuf milletvekili verip iş bitiminde tekrar iade alanlar Türkiye’nin imaj ve prestijini zedeleyen köhne ve kötürüm zihniyetlerden başkası değildir.
ANA KAYNAK “ZİLLET VİRÜSÜ”
CHP bu gaflet ve rezalet kervanının başını çeken çıbanbaşıdır. Demokrasi demek dalavereyle ipotekli ve icazetli partilerin grup kurmalarının önünü açmak demek değildir. CHP, demokrasiyi zillet çamuruyla ziyan etmenin peşindedir. Türkiye’yi engellemenin arayış ve beklentisi içindedir. Nerede yalan varsa CHP oradadır. Nerede yanlış ve yıkım varsa CHP hemen dibindedir. Çünkü bu CHP zembereğinden boşalmış, balataları yakmıştır. Türkiye günbegün ağırlaşan bir CHP sorunu ile karşı karşıyadır. Siyasete bulaşmış zillet virüsü istikrarsızlığın ana kaynağıdır.
“KARANLIK KAMPANYA”
Kamu kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşlarla ilgili kanuni düzenlemelerin henüz hazırlık safhasında olduğu biliniyorken, bazı baroların 19 Haziran’da Ankara istikametli başlattıkları kaos yürüyüşü, buna CHP-HDP-İP’in aleni desteği sorumsuzluktur. CHP’nin, HDP’nin ve bazı baroların peş peşe muhtelif gerekçelerle yollara dökülmesi zamanlama itibariyle melanet bir tertibin, melun bir tezgahın varlığına delalettir. Karanlık bir kampanya tedavüldedir. Zehirli bir atmosferin oluşması için adeta yarış söz konusudur.
Şayet aranılan ve amaçlanan bir hak talebini seslendirmek, malum kanuni düzenleme hazırlığı çerçevesinde siyasi muhataplarla görüş, öneri ve fikirleri paylaşmak ise bunun yöntemi ayakkabı eskitmek değil, sağduyulu diyaloglarla demokratik erdem göstermektir. Hâlbuki kutuplaşmayı kamçılayan, kargaşayı teşvik eden yürüyüşler sadece yolları aşındırmakla kalmayacak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüyle birlikte iç huzur ve barış ortamını da baltalayacaktır.
Millete tepeden bakan, fildişi kulelerinde keyif süren bazı baroların devam edegelen saltanatları riske girince çareyi gerilim ve kavga ikliminde bulmaları skandal bir ayıptır. Türkiye’nin ve dünyanın bugünkü nazik ve kırılgan döneminde hırslarından dolayı sosyal mesafeyi bile ihlal eden bazı baro yöneticilerin sahneledikleri davranışlar demokratik bir eylem değil, densizlik ve despotik bir utanmazlıktır.
“KENDİLERİ ÇALIP KENDİLERİ OYNAMIŞLARDIR”
Ortada taslak bile yok iken, tekli-çoklu baro yönetimi kapsamında cepheleşmek yanlış ve sakat bir vehimdir. Kaldı ki, demokrasinin çoğulculuğunu isteyenlerin, sıra çoklu baro düşüncesine geldiğinde bir kaşık suda fırtına koparması çözülmesi imkânsız bir çelişkidir. Demokrasi farklı fikirlerin, farklı eğilimlerin ahlaki norm ve ölçüler içinde mücadele ve müsabakasını esas almaktadır. Bugüne kadar yürüyerek efor ve enerji sarfeden bazı baroların yeterince dayatmacı, dar kadrocu ve kapalı devre çalışan sistemlerinin sesi duyulmuş, kendileri çalıp kendileri oynamışlardır.
Artık bu anti demokratik açmazın sonuna gelinmiştir. Özellikle siyasi çığırtkanlık yapan, işi yol güzergâhlarında ayakçılığa kadar vardıran CHP’nin bunu idraki, değilse bile sükûtu şarttır. Türkiye pek çok sorunla boğuşmuştur. Siyasi ve ekonomik baskılara maruz kalmış, hain terörist saldırılara uğramıştır. Ancak gündemdeki baroların hiçbirisi milli haklarımızın müdafaa amacıyla yollara düşmemiş, ses vermemiş, tepki göstermemiştir. Hatta Türk Tabipler Birliği gibi oluşumlar terörle mücadeleye karşı çıkacak kadar alçalmışlar, bölücülerle aynı kareye girebilecek kadar çirkinleşmişler, milletimizle aralarına kapanmaz uçurumlar açmışlardır. Bu gayri milli ve gayri ahlaki yapı milletimizin tertemiz iradesinden gücünü alan saygın milletvekilleri eliyle değiştirilmelidir. Cumhur İttifakı bunu başarmaya muktedirdir.
Milliyetçi Hareket Partisi yapılacak her demokratik ve dengeli çalışmaya mutlaka destek verecek, arkasında duracaktır.
“ANT OLSUN İZİN VERİLMEYECEKTİR”
Türkiye tarihi bir eşikten muazzam bir direniş bilinciyle geçmektedir. Libya’dan Suriye’ye, Doğu Akdeniz’den Irak’ın kuzeyine kadar egemenlik haklarını ve milli güvenliği şuurla ve onurla savunmaktadır. Asıl ve gerçek savunma budur. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin haçlı donanması kurulma çağrısını yaptığı bugünkü dönemde, Türkiye’nin Fransa, Yunanistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan başta olmak üzere bölgesel ve küresel güç merkezleriyle cepheleştiği bir zamanda, ülkemizi içerden süngülemek isteyenlere ant olsun izin verilmeyecektir.
CHP-HDP-İP-FETÖ-PKK milletin gücü karşısında saklanacak yer arayacaklardır. Zalimlerin oyunlarına, bunların maşalarına, içimize kadar sızmış maskaralarına boyun eğmek, diz çökmek, teslim olmak muhal bir hayaldir.
“DOĞU AKDENİZ’DE PROVOKASYON ÇABASI”
Diğer yandan, Fransa Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’ye tehdit dozajı her geçen gün tırmanan kokuşmuş sözlerini çürütüp dağıtacak irade Türk milletinde ve Cumhur İttifakı’nda kudretle, kuvvetle vardır, ortadadır. Tarihi sömürgeci ve kanlı çıkar mücadeleleriyle dolu olan Paris yönetiminin Libya’da veya Doğu Akdeniz’de provokasyon çabası ters tepecek, içimizdeki Fransızlarla birlikte emel sahiplerini rezil edecektir. Türkiye stratejik sapmalara girmeden, fikri kaymalara izin vermeden başkent Ankara merkezli politikaları azimle uygulamaktadır.
Cumhur İttifakı, Cumhuriyet tarihinin en zorlu yıllarında ateşten gömleği seve seve giymiştir. İnsanlık tarihinin bugünkü trajik ve feci bir hastalıkla pençeleşen döneminde, sadece kendi kaderini değil, bir bakıma tüm insanlığın kaderini dert ve mesele edecek bir liderlik anlayışına ihtiyaç vardır, 2023’ün Lider Ülke Türkiye hedefi ise bu ihtiyaca cevap verecektir. Emperyalizmin yeni reklam yüzleri, yeni aparat ve ara elemanları olan CHP-HDP-İP Allah’ın izniyle mahcup olacaktır.
Türk milleti ucuz ve umutsuz bir hayatın takipçisi değildir. Zira umutsuzluk imkânsızlığın sahibidir. İman varsa imkânın olduğuna inanan beşeri ve tarihi bir kudretin umutsuzluk ve kötümserlik yaymaya çalışanları bozgunla tanıştırması mukadderdir. Bizi bize gösterecek hedeflere, aynanın arkasına geçip, perdenin arkasında gerçekleri görecek muhteşem bir basirete Cumhur İttifakı sahiptir. Unutulmasın ki Milliyetçi Hareket Partisi Allah’ın nihayetsiz lütuf ve keremiyle, mahsur kalmış olsa da karlı doruklardan inecek; dibine bırakılmış olsa da derin kuyulardan çıkacaktır.
Milletvekillerimiz muteber ve mutebet şahsiyet ve dirayet ölçüleriyle, aynı zamanda birlik ve beraberlik ruhuyla TBMM’de kutlu mücadelelerini dün olduğu gibi gelecekte de sürdüreceklerdir. Cumhur İttifakı’na tam bağlılıkla, CHP-HDP-İP’in artık ayağa düşmüş, yalnızca istismara yarayan grup önerilerine hiçbir şekilde itibar ve ihtimam etmeden çalışmalarımız aynen devam edecektir. Aziz milletimizin güvenine layık olmak için insanüstü bir gayretle üstlendiğimiz sorumlulukları yapmakta kararlıyız.
“İTTİFAKIN GEREĞİ NEYSE O YAPILACAKTIR”
Merhum Sadri Maksudi Arsal’ın ifadesiyle söylersek, “Milliyetçilik, bütün beşeriyeti mesut ve müreffeh etmenin en doğru yoludur.” Milletvekillerimizin tam kadro halinde katıldığı bugünkü toplantımızda hem Meclis faaliyetlerimiz, hem iç ve dış siyasi gelişmeler, hem de partimizin siyasi gündem ve öncelikleri değerlendirilmiştir. TBMM Başkan Seçiminde Cumhur İttifakı’nın gereği neyse o yapılacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi varsa umut vardır. Milliyetçi Hareket Partisi varsa huzur vardır. İstiklalde birlik, istikbalde dirlik, istikrarda süreklilik önceliğimizdir.
Bu hafta sonu YKS’ye girecek kardeşlerimize üstün başarılar diliyor, Allah yar ve yardımcıları olsun diyorum.
Covid-19’dan dolayı hayatlarını kaybetmiş vatandaşlarımıza, terörle mücadele halindeyken şehit düşmüş kahramanlarımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Gazi Meclis’in çatısı altında üstlendiği milli sorumluluğun gereklerini şuurla, vakarla, mehabetle, muhabbetle ve dürüstlükle yapacak; son tahlilde tuzaklara, oyunlara, tahriklere sabırla, metanetle ve akılla karşılık verecektir.