Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu!

0
1

AK Parti Grup Toplantısı’nda açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze Şeridi’ni kana bulayan İsrail’i yerden yere vurdu. İsrail ‘i örgüt gibi davranmakla suçlayan Erdoğan, “Bu bir savaş değil katliamdır” dedi.

İSRAİL’E SERT TEPKİ GÖSTERDİ

İsrail ordusu, abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarına 5. gününde de devam ediyor. İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Beyt Lahiya bölgesine, Gazze kentinin batısına ve Han Yunus kentlerine çok sayıda hava saldırıları düzenledi. Yüzlerce can kaybı olan bölgeye su, yakıt ve elektrik akışı da kesildi. Partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedekilere insanlık trajedisi yaşatan İsrail’e sert tepki gösterdi.

İSRAİL TOPRAKLARINDAKİ SİVİLLERİN ÖLDÜRÜLMESİNE AÇIKÇA KARŞI ÇIKIYORUZ

 “Maalesef İsrail ve Gazze’deki çatışmalarda bu ilke çok ağır bir şekilde ihlal edilmektedir. İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz. Aynı şekilde Gazze’deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden sürekli bombardımana maruz bırakılarak katledilmelerini de asla kabul etmiyoruz. Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş çıkışlarını kesip, altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine, tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma savaş değil, katliamdır.

Gazze’ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıları dünya kamuoyu nezdinde İsrail’i hiç beklemediği ve istemeyen bir konuma itebilir. Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları kasten öldürmek, bölgeye insani yardım getiren araçları engellemek, üstelik bütün bunları maharet gibi sunmaya kalkmak devlet değil, ancak örgüt refleksi olabilir. İsrail devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa, sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır.

TRAJEDİLERİN SÜRMESİNE KİMSENİN TAHAMMÜLÜ YOKTUR

Kelimeleri, kavramları, olguları eğip bükerek insanların doğuştan gelen temel hak ve özgürlüklerine fütursuzca saldırarak, verdikleri sözleri çiğneyerek yürütülen bir siyasetin hayırlı sonuçlar doğurması beklenemez. Ne bölgenin ne de dünyanın bölgedeki çatışmaların ve insanlık trajedilerinin sürmesine tahammülü yoktur. Mesele sadece oradaki mazlum ve mağdur insanların sorunu değildir, gelinen nokta itibarıyla mesele dünyanın tamamının küresel yönetim ve güvenlik düzeninin bu konuda sorumluluk ve yetki sahibi tüm kurumların haysiyet sorunudur.

BM FİLİSTİN HALKINI TEK BAŞINA BIRAKMIŞTIR

Filistin meselesinin çözümsüzlüğe mahkum edilmesinin müsebbiplerinden biri de verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmeyen uluslararası toplumdur. Birleşmiş Milletler ve diğer kuruluşlar Filistin halkını tek başına bırakmış, ahde vefa göstermemiş, Filistinlilerin hak ve hukukunu koruyamamıştır. Biz bunu yeni söylemiyoruz. Daha önce BM kürsüsünden bu hakikatleri tüm dünyaya açıkça söyledim.”

ÜZERİMİZE NE DÜŞÜYORSA YAPMAYA HAZIRIZ

Bölgemizi içine girdiği bu anafordan süratle çıkarmak için Türkiye olarak, arabuluculuk ve ‘adaletli hakemlik’ dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız. Bölgede bugüne kadar adaletsizliğe göz yuman insanlık, son hadiselerde de iyi bir sınav vermiyor. Bölgede etki sahibi aktörlerin sükuneti tesis etme yerine yangına adeta körükle giden kışkırtıcı tavrını esefle karşılıyoruz. Amerika, Avrupa ve diğer bölgelerdeki devletleri taraflar arasında hakkaniyetli, adil ve insani değere dayalı tutumlar almaya çağırıyoruz. İnsani yardımların kesilmesi gibi topyekûn cezalandırmayı amaçlayan fevri kararlardan herkes uzak durmalıdır. Kullandıkları yöntemler ve sonuçları itibarıyla eleştirilmeye de desteklenmeye de ihtiyacı olan taraflar arasında körü körüne bir tarafın safında yer almak, sadece yaşanan krizi derinleştirmeye yarar. Bunun için Türkiye olarak biz tarafları itidale davet ediyoruz. Bölgedeki savaşın bir an önce durmasını, taraflar arasındaki sorunların görüşmeler yoluyla çözümünü istiyoruz.

İNŞALLAH BU TAVRIMIZI SONUNA KADAR MUHAFAZA EDECEĞİZ

Pazartesi gününden itibaren bu doğrultuda pek çok telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Aralarında Filistin ve İsrail devlet başkanlarının da bulunduğu devlet ve hükümet başkanı seviyesinde 8 telefon görüşmemiz oldu. Sayın Abbas ve Sayın Herzog’a aklıselimle, devlet aklıyla, suhuletle hareket etme tavsiyesinde bulundum. Dün gece Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ve BM Genel Sekreteri Guterres’le bu konuyu değerlendirdik. Çatışmaların derinleşmesinin ve yayılmasının önüne geçilmesi konusunda gereken desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Bölgemizi içine girdiği bu anafordan süratle çıkarmak için Türkiye olarak arabuluculuk ve adaletli hakemlik dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız. İnşallah bu tavrımızı sonuna kadar muhafaza edeceğiz.

İNŞALLAH BUNDAN SONRA BU İTİRAZIMIZI DAHA GÜR SESLENDİRECEĞİZ

Son dönemde tüm bölgede ülkeleriyle tesis ettiğimiz yakın diyaloğu barışın tesisi için kullanacağız. Ne Gazze’de ne İsrail’de ne Suriye’de ne Ukrayna’da artık çocuklar, siviller, masum insanlar ölmesin, daha fazla kan akmasın istiyoruz. Bu son hadiselerle birlikte ‘dünya 5’ten büyüktür’ ifadesiyle dile getirdiğimizin tespitinin ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha gördük. İnşallah bundan sonra bu itirazımızı daha gür seslendireceğiz.

Altını çizerek bir kez daha ifade etmek isterim ki bölgeye kalıcı huzur ve barış ancak meşruiyeti Birleşmiş Milletler kararlarına dayanan 1967 sınırlarında ve coğrafi bütünlüğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasıyla ve tüm dünya tarafından tanınmasıyla gelebilir. Bunun dışında yol aramak, bunun dışında hevesler peşinde koşmak sadece daha fazla yıkım, daha fazla gözyaşı ve can kaybı demektir. Üç semavi dinin kutsal mekanlarını bünyesinde barındıran Kudüs’ün mahremiyetine, Mescid-i Aksa’nın içinde yer aldığı Harem-i Şerif’in statüsüne saygı göstermeyen hiçbir adımı ve tasarrufu kabul etmedik, etmeyeceğiz.

MİLLETİMİZİN TÜM FERTLERİNE TEŞEKKÜR EDİYORUM

Kuruluşumuzdan bugüne girdiğimiz her seçimde olduğu gibi 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde de oylarıyla, dualarıyla, destekleriyle yanımızda olan milletimizin tüm fertlerine, dünyanın dört bir yanındaki tüm kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Bilhassa deprem bölgesindeki kardeşlerimizin sırf sandıktaki tercihlerinden dolayı maruz kaldıkları alçakça hakaretler karşısında sergilediği vakur tavrı asla unutmayacağız. Kendilerinden başka kimseye tahammülü olmayan faşist zihniyet, bu son hezeyanının bedelini Mayıs seçimlerinde olduğu gibi inşallah 2024 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinde de ödeyecektir.

MİLLETE SAYGISI OLMAYAN , KENDİSİ DE SAYGIYI HAK ETMEZ

Anadolu insanının ferasetinden ve basiretinden nasibini almamış olanlar, suçu kendilerinde aramak yerine hala millete yüklemeye kalkıyor. Meclis çatısı altında niçin yer bulamadıklarını sorgulamak yerine milli iradenin temsilcisi olan gazi meclisimize hürmetsizlik ediyorlar. Tercihini ülkesinin ve kendinin geleceği için en doğrusundan yana yapma iradesini gösteren milletin asil evlatlarını aşağılayarak tahkir ve tahrik ederek iktidara geleceğini sananlar bir kez daha hüsrana uğramıştır. Kimse hiçbir partiye ve adaya tıpış tıpış oy vermek mecburiyetinde olmadığını göstermiştir. Millete saygısı olmayan, kendisi de saygıyı hak etmez.

TÜRKİYE YÜZYILI’NIN İNŞASINA VERECEĞİNİZ KATKILAR İÇİN ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDİYORUM

AK Parti’nin 3 Kasım 2002’den 14 ve 28 Mayıs 2023’e kadar girdiği her seçimde bu hakikati bizzat yaşadık. Aynı şekilde vesayetle ve terörle mücadelemizden 15 Temmuz şanlı direnişimize kadar maruz kaldığımız her saldırıda bu hakikati tecrübe ettik. Bunun için diyorum ki AK Parti’nin gücü milletimizle olan gönül bağımızın gücü kadardır. Bu bağı ne kadar güçlü tutarsak sandıkta o derece yenilmez oluruz. Bu bağı zayıflattığımızda ise kendi elimizle kendi hazin akıbetimizi hazırlamış oluruz.

Genel merkezimizle, kadın ve gençlik kollarımızla, milletvekillerimizle, belediye başkanlarımızla, il ve ilçe teşkilatlarımızla, üyelerimizle bu gerçeği bir an bile aklımızdan çıkarmadan çalışmalarımızı yürüteceğiz. Aksi takdirde yolunu şaşırıp bizden uzağa düşenlere ve onların sığındığı tek parti faşizminin temsilcisi olan partiye benzeriz. Allah sadece bizi değil herkesi böyle bir kabusun içine düşmekten korusun. Kimseye yar olmamış bu gök kubbede bırakacağımız hoş sadalar ne kadar çok olursa gelecek nesillerden o derece samimi hayır dua alacağımıza inanıyorum. Sizlerden de çalışmalarınızı bu anlayışla yürütmenizi istiyorum. Önümüzdeki dönemde Türkiye Yüzyılı’nın inşasına vereceğiniz katkılar için şimdiden teşekkür ediyorum.

GEÇTİĞİMİZ HAFTA 4’ÜNCÜ OLAĞANÜSTÜ  BÜYÜK KONGREMİZİ GERÇEKLEŞTİRDİK

Geçtiğimiz hafta yine bir demokrasi şöleni havası içinde gerçekleşen 4’üncü Olağanüstü Büyük Kongremizi yaptık. Bu kongremizde Merkez Karar ve Yönetim Kurulumuza, Merkez Disiplin Kurulumuza, Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulumuza, Siyasi Erdem ve Etik Kurulumuza seçilen kardeşlerimizi tebrik ediyorum.  Merkez Karar ve Yönetim Kurulumuza Genel Merkez’de halen görev üstlenen arkadaşlarımız dışında milletvekillerimize yer vermedik. Hem illerindeki yoğun çalışmaları hem meclis faaliyetleri sebebiyle zaten ağır bir yük altında olan milletvekillerimize seçimde ilave görevlendirmeler de yapıyoruz. Sizler, milletin temsilcisi ve AK Parti Milletvekili konumunuzla genel merkezimizin tüm faaliyetlerinin tabii bir parçası olarak sıfatların en yücesine sahipsiniz.

Merkez Karar ve Yönetim Kurulumuzu daha geniş bir yelpazeye yayarak Genel Merkezimizin temsil alanını genişletme ve ülkenin tamamında daha etkin çalışmalar yürütmesine imkan sağlama düşüncesiyle hareket ettik. Kongremizin hemen ardından yaptığımız Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantımızda Merkez Yürütme Kurulumuzu da oluşturduk. İnşallah 2024 seçimlerine bu Merkez Karar ve Yönetim Kurulu ve Merkez Yürütme Kurulumuzla birlikte hazırlanacağız. Vakti geldiğinde yapacağımız Olağan Kongremizde ise genel merkez yönetimimizi performans ve temsil odaklı bir anlayışla elbette tekrar gözden geçireceğiz.

GÖNLÜNE GİRDİĞİMİZ VATANDAŞIMIZ BİZİM İÇİN BİR KAZANÇTIR

Bu süreçteki gerek genel merkez gerekse milletvekilleri düzeyinde en önemli kriterimizin mart ayında yapılacak belediye başkanlığı seçiminde elde edilecek sonuçlar olacağını şimdiden belirtmek istiyorum. Mevcut belediyelerimizi daha güçlü şekilde elde tutarken, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere yeni şehirlerle milletimizi gerçek belediyecilikte tanıştırana kadar bize durmak, duraksamak yok. Sizlerin mayıs seçimlerinin ardından yaz döneminde de köy köy, mahalle mahalle, ilçe ilçe, şehir şehir dolaştığınızı hem teşkilatımızla hem vatandaşlarımızla kucaklaştığınızı biliyorum. Sözüne, şikayetine, talebine kulak verdiğimiz, derdine derman olmak için samimi gayret göstererek gönlüne girdiğimiz her vatandaşımız bizim için bir kazançtır.

BİZE YAKIŞAN NEYSE ONU YAPACAĞIZ

Bu süreçte bakanlarımızla 81 vilayetimize adeta çıkarma yaptılar. Milletvekillerimiz, teşkilatlarımız ve milletimizle istişareler gerçekleştirdiler. Verimini hep birlikte gördüğümüz şehir buluşmalarımızı devam ettireceğiz. Seferberlik ruhuyla koşturarak, 783 bin kilometrekarelik vatan toprağının hiçbir köşesinde ayak basılmadık yer bırakmayacağız. Milletvekillerimizin de meclis çalışmalarında arta kalan günlerini mutlaka seçim bölgelerinde değerlendirmeleri çok önemlidir. Ne siyasette ne kamuoyunda ne şehirlerimizin gündeminde en küçük bir boşluğa meydan vermeyeceğiz. Unutmayınız bizim bıraktığımız her boşluk, muhalefetin yalanları ve iftiralarıyla doldurulacaktır. Türkiye’ye 21 yılda asırlık eser ve hizmetler kazandırmış, demokrasi ve kalkınma atılımları yaptırmış, çağ atlatmış bir kadro olarak bize yakışan neyse onu yapacağız.

KOLTUKLARINI, ÇIKARLARINI VE SİYASİ İKBALLERİNİ KORUMAKTAN BAŞKA BİR DERTLERİ YOK

Muhalefet kadrolarının milletten kopuk, daha çok iç mücadeleye dönük, ülkenin sorunlarına ilgisiz, lakayt, üretken değil çığırtkan tavrı sizleri şaşırtmasın. Bunlar hep böyleydi. Sadece birer iyi birer tiyatro oyuncusu oldukları için dışarıya karşı farklı bir duruş ve söylem sergiliyorlardı. Bunların gündeminde sadece belediyelerin asansörlerine kimin bineceği vardır. Bugün de koltuklarını, çıkarlarını ve siyasi ikballerini korumaktan başka bir dertleri yok.

TERÖRİSTLERE NEFES ALDIRMIYORUZ

Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyindeki inlerinden ülkemize saldırma hazırlığı yapan, bölgedeki unsurlarımızı taciz eden teröristlere nefes aldırmıyoruz. Hava harekatlarıyla, topçu birliklerimizle, gerektiğinde kara unsurlarımızla her an tepelerindeyiz. Bir süredir yürüttüğümüz yoğun hava operasyonlarını daha da artırarak terör örgütü mensuplarını, onları her yerde imha edeceğimizi göstererek devam edeceğiz. Teröristlerin yanında yer alarak bize zarar verenlere cevabımızı önünde sonunda vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.

Reklam Alanı