Kılıçdaroğlu hapisteki gazeteciler hakkında konuştu

0
1

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu koronavirüs günlerinde uzaktan verdiği özel röportajda Odatv’nin sorularını yanıtladı.

İşte Odatv’nin yönelttiği sorular ve Kılıçdaroğlu’nun yanıtları…

-Şehit MİT mensubu haberinden dolayı gazetecilere MİT Kanunu’nun 27/3 Maddesinden iddianame düzenlenmesi beklenirken onunla birlikte TCK 329. Maddeden de (Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin belgeleri açıklama) birlikte iddianame düzenlenmesi söz konusu… Bir atılı suça iki maddeden ceza istemine konu olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ki, aynı nedenle hakkında fezleke düzenlenen ve MİT mensubunun şehadetini ilk olarak duyuran, ifşa eden İyi Parti Milletvekili Prof. Ümit Özdağ hakkında hazırlanan fezleke MİT Kanunu’na muhalefetten…

“YAZARLARI ÜZERİNDEN ODATV CEZALANDIRILMAK İSTENİYOR”

Kılıçdaroğlu: Sözde gizlilik kararı olan bir dosya hakkında SABAH Gazetesine bilgi verilmesi, yargı-yandaş medya işbirliğinin tipik bir örneği… Bu durum şunu da gösteriyor; yargı gücünü hukuktan değil, Saray destekli medyadan alıyor. Dolayısıyla şöyle bir gerçekle yüz yüze geliyoruz. Savcılığı belli pozisyonlarda yandaş medya yönlendiriyor, belli pozisyonlarda da savcılık gücünü yandaş medyadan alıyor. İki halde de sınıfta kalan hukuk…

Aslında savcılığın yaptığı, yazarları üzerinden Odatv’yi cezalandırmak. Bu gerçeği bilmemek için kör olmak lazım… Odatv’nin kapatılması, yazarlarının tutuklanarak hapse atılması, savcılığın yasaları çiğneyerek ağır cezalar istemesi 20 Temmuz sivil darbesinin sonuçlarıdır…

“ODATV’YE UYGULANAN DARBE HUKUKU”

Sık sık tekrarladığım bir kavram var: Darbe hukuku… Evet, şu anda Odatv’ye uygulanan da darbe hukuku… Darbe hukukunun mantığı, egemenlerin yargıyı, beğenmedikleri kişi veya kurumları susturmak için bir sopa gibi kullanmalarıdır. Unutmamamız gereken bir gerçek var, MİT elemanlarının Libya’da çalıştıklarını açıklayan ilk kişi Sayın Erdoğan’dır…

“PARLAMENTODA ODATV VE YAZARLARI İÇİN ÖZEL DÜZENLEME YAPILDI”

-Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve diğer gazetecilerin Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruları oldu. Gazetecilerin İnfaz Kanunu’ndaki değişikliklerin dışında tutulması Anayasa karşısında eşitlik ilkesiyle ne kadar bağdaşıyor? Anayasa Mahkemesi’nden nasıl bir karar bekliyorsunuz?

Kılıçdaroğlu: “İnfaz yasası” diyoruz ama aslında çıkan bir af yasası… Bu teklif Parlamentoda görüşülürken Odatv ve yazarları için özel bir düzenleme yapıldı, yasanın getirdiği kolaylıklardan Odatv ve yazarları yararlanmasın diye… Dolayısıyla yapılan bir intikam düzenlemesidir. Hukuk; intikam, öç alma duygusuyla yapılırsa hukuk olmaktan çıkar. Aslında yapılan demokrasiye karşı bir darbedir…

“ANAYASA MAHKEMESİ’NDEN HUKUKTAN, ADALETTEN YANA BİR KARAR BEKLİYORUZ”

Anayasadaki eşitlik ilkesiyle bağdaşıp bağdaşmadığını soruyorsunuz… Hukukun değil de öç alma duygusunun öne çıktığı bir yerde eşitlik zaten olmaz. Her şeye rağmen Anayasa Mahkemesinden tüm baskılara direnmesini, hukuktan, adaletten yana bir karar vermesini bekliyoruz. “Eşitlik ilkesini de daha önce verdiği ve içtihat oluşturan kararlarını da göz ardı etmemeli” diyoruz. Tabii biz bunları söyleyince beyler diyor ki “siz FETÖ, PKK üyeleri için af istiyorsunuz.”

Buradan bir kez daha söylüyorum: Eline silah almış, o silahı devlete, millete doğrultmuş tek bir kişi için bile af istemeyiz. FETÖ de PKK da bizim nezdimizde terör örgütüdür. Onlarla aynı masaya oturan da aynı menzile yürüyen de biz değiliz.

“TOPLUMU DOĞRU BİLGİLENDİREN HER GAZETECİYE SAYGI…”

-Sabah’ın yazdığı kadarıyla iddianamede sekiz gazeteci soruşturma kapsamında görülüyor: Odatv’den muhabir Hülya Kılınç, Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan; Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, Birgün yazarı Erk Acarer, Yeni Yaşam Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, Yeni Yaşam Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ile Akhisar Belediyesi Basın Birimi çalışanı E.E. Sekiz gazeteciye bakıldığında çok farklı bir yelpaze dikkat çekmiyor mu? CHP’li belediye çalışanı ve Odatv’deki isimlerden Yeni Çağ yazarına; Yeni Yaşam’daki gazetecilerden Birgün yazarına kadar geniş bir yelpaze adeta anayasa referandumundaki “Hayır” blokunu anımsatmıyor mu? Bu tabloyu değerlendirir misiniz?

Kılıçdaroğlu: Tablo aslında çok açık… Saray iktidarını eleştirmeyeceksiniz, yandaş olacaksınız, gazetecilik yapmayacaksınız, size verilen talimata uyacaksınız, manşetleri siz değil Saray hazırlayacak, kimi, nasıl ve ne ölçüde eleştireceğinizi Saray beslemeleri belirleyecek ve siz de buna uyacaksınız… Ve bunun karşılığında da iyi besleneceksiniz.

Sizin sorduğunuz isimler ise gerçek gazeteciler… Haberin peşinde koşan gazeteciler. Türkiye’nin Sarayı rahatsız eden haberlerini -toplumu doğru bilgilendirmek için- araştıran, yazan gazeteciler. Her bir gazeteci arkadaşın siyasete ilişkin bakışları farklı olabilir ama yaşanan olayın gerçekliği üzerine düşünen, araştıran ve toplumu doğru bilgilendiren her gazeteciye saygı duymamız lazım… Ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin demokrat insanları, Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracaklardır. Kuşkusuz bu süreçte hepimiz belli bedeller ödeyeceğiz. Ama bu bedellerin, -demokrasi mücadelesinin- göğsümüzdeki şeref madalyası olduğunu unutmamamız gerekiyor.

Reklam Alanı