Son dönemlerde Ali Babacan’ın yeni kuracağı partiye verdiği destekle adından söz ettiren 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Gezi Parkı açıklamasından dolayı tepki gösteren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dönemlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yalnız bırakıldığını söyleyerk, “Sayın Cumhurbaşkanımızı tek başına havalimanına indirmeye çalıştılar. Evine gidip oturacaktı” dedi.
Bakan Soylu, “11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’un Gezi Parkı olaylarıyla ilgili açıklamalarında sizi rahatsız eden neydi?” sorusuna dikkat çeken yanıtlar vererek şu ifadeleri kullandı:
“Suçluyorum tabii, tespitlerim var”
“Gezi olaylarının tam göbeğindeydim, o gün AK Parti Ar-Ge Başkan Yardımcısıydım, sosyal medyada, orada neler olup bittiğini biliyorum. İnsanları durdurdular, kıyafetlerine göre arabalarından indirdiler, bu ülkenin bugünkü Cumhurbaşkanına küfür ettirdiler. Peki o gün Cumhurbaşkanlığı yaptınız, bu olayları görmediniz mi, bu olayları yaşamadınız mı? Tarihi doğru koymak zorundayız. Eğer tarihi yanlış şekilde çarpıtmak üzere ortaya konulan bir cümle varsa benim görevim fert olarak onu düzeltmektir. Ben düzeltirim, kim ne söylerse söylesin. Suçluyorum tabii, tespitlerim var. Sayın Cumhurbaşkanımıza hiçbirisi kuvvetle güç vermedi, Cumhurbaşkanımızı tek başına havalimanına indirmeye çalıştılar. ‘Kimse karşılamasın, aman bu işleri gerginleştirmeyelim, bu işleri büyütmeyelim, orada demokratik bir eylem ortaya koyuluyor, söndürmeye çalışalım’. Yok öyle bir şey. O tarihte beraber yaşadığımız arkadaşlar hep beraber biliyorlardı, Sayın Cumhurbaşkanımızı mazlum bir şekilde İstanbul’a indirmeye çalıştılar. Tek başına evine gidecek oturacaktı, ondan sonra istedikleri gibi eylemleri yöneteceklerdi, istedikleri gibi Türkiye’yi bir hale getireceklerdi. Dolmabahçe’yi basacaklar, orada koltuğa oturup Pro içecekler, bütün hevesleri oydu.”
Eylemcilerin Türkiye’nin her tarafını yangın yerine çevirerek, demokratik ve meşru hükumeti gayrimeşru bir şekilde alaşağı etmeyi planladığını aktaran Soylu, “Onu yapamadıkları için 17-25’i yaptılar. FETÖ’nün Türkiye’de hükumete karşı ortaya koymuş olduğu gizli ilk hamlelerden bir tanesidir Gezi olayları. (Abdullah Gül’ü) buna ortak olmakla suçluyor değilim. Eğer buna ait koruyucu bir çerçeve ortaya koyarsa, ben tarihin düzeltilmesi için doğrusunu söylerim. Gezi, tamamıyla bugün Türkiye’yi son 7-8 yılda ve ondan önce geldiği süreci akamete uğratmak için planlanmış bir hadisedir. Mahkemenin o kararı nasıl verdiği belli. Sabahtan akşama kadar mahkemeleri kendi istedikleri kararları vermediği için suçlayanların yerine, bir kere de mahkemenin vermiş olduğu karara biz itiraz edelim, böyle bir hakkımız yok mu? Anayasamıza göre mahkemenin süreci içerisinde değerlendirme yapmak doğru değildir ama mahkeme bitmiş. Ben mahkemenin vermiş olduğu kararla ilgili bir değerlendirme yaparım. Yaktılar, yıktılar Türkiye’ye zaman, zemin kaybettirdiler. Biz bugün 15 bin dolar seviyesindeydik, bizim unuttuğumuzu zannediyorlar her şeyi.” ifadelerini kullandı.
Bakan Soylu, Gezi’nin başlangıcının dahi aynı olduğunu, bir masumiyet eylemi olarak nitelendirmenin doğru olmadığına değindi.
“Mağduriyet üzerinden siyasallaştırma sevdası”
Bakan Soylu ise şunları söyledi “Sayın Davutoğlu Türkiye Cumhuriyeti eski başbakanıdır. Korunmakla mükellef bir kişidir, 63 koruması var. Devlet, başbakanını korumakla mükelleftir. Ben bu koruma işlerine muhalifim. İçişleri Bakanlığı’nda beni en çok bu koruma işleri yoruyor. Diğer bütün işlerle uğraşıyorum, bu koruma işi beni yoruyor. Bunu konformizm, ayrıcalık, statü olarak değerlendirenler var. Beni bağışlayın bundan tiksiniyorum. Bakıyorum ihtiyaç yok. Polis, devletin bir memuru. 63 korumayla korunuyorsunuz. “Ben siyasi olarak başka bir değerlendirme yaptığım için devlet korumalarımı çekiyor” değerlendirmesi yapılıyor, ayıptır. Biz devlet yönetiyoruz ayıptır. Bir bağ evine yılda bir sefer gidip 1-2 gün kalıyorsun. Polise ihtiyacımız var. Türkiye’nin neresinde olay oluyorsa oraya polis gönderiyoruz. Arkadaşlar demişler ki “Bu bağ evinde yılda bir gün kalıyor. Burada polis kalmasın. Koruma kararı devam etsin. Kendisinden 2 gün önce polis gelsin, kendisinden 2 gün sonra polis gitsin. Ondan önce de devriyeyle bu sağlansın” Ben anlamıyorum bu mağduriyet üzerinden siyasallaştırma sevdası nedir? Hadi biz görmüyoruz, Allah biliyor ve görüyor.”