Taha Akyol Yazdı: Dış güçler paranoyası

0
0

Karar Yazarı Taha Akyol, bugünkü köşesinde dış güçler meselesini değerlendirdi.

Metropoll’e göre toplumumuzun yüzde 62’si Türkiye’nin “yabancıların bölmeye çalıştığı bir ülke” olduğunu düşünüyor. Metropoll yöneticisi Özar Sencar’ın açıklaması şöyle:

“Dış güçlerin Türkiye’yi bölmeyi amaçladığı yönündeki yaygın kanaat siyasi parti veya kimlik sınırları tanımıyor. Dış tehdit konusunda iktidar ve muhalefet de önemli ölçüde fikir birliği içinde görünüyor.”

En yüksek oran yüzde 83’le Zafer, yüzde 79’la Yeniden Refah Partilerinin tabanlarında…

İdeolojinin etkisi açık ama bunda nesillerden nesillere intikal eden mağlubiyet ve “muhacirlik” hatıralarının rolü var… Zafer-mağlubiyet eksenli tarih öğreniminin etkisi de besbelli. Böyle kocaman bir sosyal psikolojik yığınak olur da siyaset kullanmaz mı?..

TARİHİN ETKİSİ

Ak Parti lideri Erdoğan’ın özellikle de CB sistemi sürecindeki konuşmalarında “bizim medeniyetimiz fetih medeniyetidir” ve “bu vatanı bize çok görenler boş durmuyor” şeklindeki söylemleri bunun tipik tezahürleridir. (27 Ağustos 2018 ve 16 Mart 2019 tarihli konuşmaları).

Ekonomik krizin hükümetin yanlış politikalarından doğduğu düşüncesini önlemek için “küresel güçler diz çöktürmek için ekonomimize saldırıyor” denildi. Batı ile sorunlar çıktığında “bunlar Haçlı ittifakı” da denildi…

Ama Şubat ayında Maraş ve Hatay merkezli depremler Türkiye gerçek bir felaketi yaşarken hiçbir “dış güç” bundan istifadeye kalkmamış, aksine yardıma koşmuşlardı.

Yunanistan’la Türkiye arasındaki yüksek tansiyon bile depremden sonra inmeye başlamıştır.

Bu hafta dış güçler paranoyasına kapılmadan siyaset yapmanın iki somut örneğini gördük. Ekonomide Şimşek, dış politikada Fidan.

Erdoğan da artık “Ey….” demiyor.

ŞİMŞEK LONDRA’DA

Mehmet Şimşek Londra’da toplam 7 trilyon dolara varan varlık yönetim şirketlerinin temsilcileriyle konuştu. Muhalefet konusunda Erdoğan’ın “tefeciler” dediği şirketler.

Şimşek elbette ‘faiz sebeptir’ falan demedi, ‘rasyonel iktisat’ diliyle konuştu.

Merkez Bankası brüt rezervlerinin 122 milyar dolara çıkardıklarını da anlattı. Net rezervlerinin -56 milyar dolar olduğunu dürüstçe söyledi. “Rezerv birikime nevam edeceğiz” diye vurguladı.

Niye?.. Güven yaratıp dış güçlerin Türkiye’ye yatırım yapmasını sağlamak için.

O akıl almaz “128 milyar dolar”dan başka, 2021 Aralık’tan Haziran 2023’e kadar Merkez Bankası 199 milyar dolar harcamıştı!… (Bloomberg, 14 Haziran 2023)

Yatırımcı güvenir miydi?

Şimdi Şimşek “rasyonel” politikalarla güven yaratarak ülkeye yatırım getirmeye çalışıyor. Fakat mesela Merkez Bankası’nın bağımsızlığını için kanun çıkarmaktan bahsetmemesi bir eksiktir. Halbuki 2018’e kadarki bakanlığı döneminde kuvvetle savunmuş, o yüzden bakanlıktan uzaklaştırılmıştı.

Görüyor musunuz, “dünya bize düşman” veya “dost” değil; sen işini “rasyonel” yapmaya bakacaksın.

FİDAN DİPLOMASİSİ

Ankara’daki PKK terörü üzerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan şu açıklamayı yapmıştı:

“Teröristler Suriye’den geldi; Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye ait bütün altyapı, üstyapı ve enerji tesisleri artık meşru hedeftir.”

ABD’lilerin uzak durması için de uyarıda bulunmuştu.

Türkiye’nin hava operasyonları devam ederken, ABD bir Türk İHA’sını düşürdü.

Hamasi nutuklar, meydan okumalar… Hayır bu defa “rasyonel” davranıldı.

Bakanlık “SİHA’nın ‘kaybının’ tarafların farklı teknik değerlendirmelerinden kaynaklandığını” açıkladı. Savunma Bakanları ve Genelkurmay Baykanları görüştü…

Hakan Fidan ABD mevkidaşı Bilinken’la görüştü. ABD’nin “YPG ile birlikte çalışmaktan vazgeçmesini” gerektiğini vurguladı. Taraflar teröre karşı olduklarını teyit ettiler.

Türkiye, bu satırlar yazılırken Suriye’deki YPG/PKK mevzilerine bir operasyon daha yapıyordu.

İşte “rasyonel” olan bu.

‘FETİHLER ÇAĞINDA DEĞİLİZ’

2014 Ekimindeki Kobani çarpışmaları sırasında ABD’nin, IŞİD’e karşı kara gücü arayışında PYD ile iş birliğini seçmesi, tarafların o sıradaki değerlendirme farkından doğmuş, devamında vahim sonuçlar doğurmuş ağır bir yanlıştı. NATO’da en büyük çatlak aslında buydu.

ABD ile çatışarak değil, ortak stratejik çıkarları geliştirerek tedricen telafi edilmesi, hiç olmazsa enterne edilmesi gerekir. Son Fidan-Blinken görüşmesi ve ardından Türkiye’nin operasyonlarına devam etmesi, sorunların çözümünde model olabilecek bir diplomasi öreğidir.

Yani dış politikada da “rasyonel” diplomasi.

Yüksek seviyeli bir İslamcı entelektüel olan Sadrazam Said Halim Paşa, Enver Paşa’yı şöyle uyarmıştı: “Fütuhat (fetihler) çağında değiliz.”

Reklam Alanı