Tunca Belgin Yazdı: İsrail’i ancak kendi halkı durdurur

0
0

Milliyet Yazarı Tunca Belgin, bugünkü kçşesinde İsrail’i neyin durduracağını ele aldı.

İsrail, abluka altındaki Gazze’yi hastane, okul, cami, kilise, demeden 17 gündür bombalıyor; katlettiği çocuk, kadın sivil sayısı 5 bine yaklaştı. Enkaz altında da binlerce cansız beden olduğu söyleniyor… Gazze’de taş üstünde taş bırakmayan İsrail aralıksız devam eden saldırılarıyla ölenleri de bombalıyor aynı zamanda. Kara harekatıyla katliamın boyutlarının daha da artacağı açık maalesef. Çünkü İsrail, ‘Hamas ile mücadele ediyorum’ diyor ama oradaki masum sivillere de “Ben uyardım buradan gitmediniz o zaman siz de meşru hedefsiniz” şuursuzluğuyla, gözü dönmüşlüğüyle hareket ediyor. Ya terk et ya öl seçeneği yani. Artık Gazze’deki çocukların kollarına isimlerinin yazıldığı aşamadayız, vücut bütünlükleri bozulursa kimlikleri belirlenebilsin diye… Dolayısıyla İsrail’i kim durduracak ya da Netanyahu nasıl frenlenecek, ne olursa katliama son verecek sorusunun yanıtı kritik önemde. Bu katliamı sadece ABD Başkanı Biden durdurabilir deniliyordu o hikâye çıktı. Evet daha baştan Netanyahu’ya açık destek verdi, “kafası kesilen çocuklar gördüm” yalanıyla ateşi körükledi, ‘İsrail’in arkasındayım’ dedi ama ortaya çıkan insani dramın boyutuyla belki bir vicdan kırıntısı kalmıştır umuduyla bir beklenti söz konusuydu… Hatta bu krizin, ateşin daha da gelişerek bölgesel, bir savaşa dönüşme olasılığının ABD’nin Çin’e dönük planını olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle Netanyahu’yu ikna edebilir bile denildi. Sonuç ortada, İsrail’in hastaneyi vurduğu günün sabahında Tel-Aviv’e gelip Netanyahu’yla kucaklaştı, ardından da “İsrail’e yan bakan karşısında beni bulur” diye dünyaya posta koydu. Bu noktada ikna etmeyi denedi ama Netanyahu Biden’ı da dinlemedi şeklinde görüşler var bir yanda da…

Katliamı durdurmada umut olarak görülen BM’nin tavrı, duruşu ise malum. Kınamanın ötesinde bir şey yapmadı, yapamadı. Dünyanın gözü önünde çocuklar bombalarla ve açlıktan ölürken, yaralılar hastanelerde ilaç, tedavi, yardım bekliyor. İnsani ateşkesi falan İsrail takmıyor. Günlerdir yardım TIR’ları Mısır’da Refah kapısında bekliyor, ABD, BM kapıyı açtıramadı… BM Genel Sekreteri Guterres kalktı sınır kapısına gitti basın toplantısı yaptı etki gücü oldu mu? Yok…BM binası, okulu vuruluyor, uluslararası sağlık kuruluşları bombalanıyor, açlık, susuzluk var ama ne ABD Başkanı ne BM Genel Sekreteri o yardım kamyonlarını Gazze’ye sokacak iradeyi gösteremedi, gösteremiyor, değil ateşkes falan. Önce bu utanç verici, rezil durumu sorgulamak lazım… Oraya BM bayrağı çekiyorsun, kapı açtıramıyorsun, İsrail’e dur diyemiyorsun, yaptırım uygulayamıyorsun. Nihayet dün 20 TIR girebildi ama normalde ihtiyacı karşılamak için günlük girmesi gereken TIR sayısı 500 civarında… Dolayısıyla seyirci konumundaki uluslararası kurumlar ve aktörler de bu katliamın, vahşetin sorumlusu aynı zamanda. Tetiği çeken İsrail ise çektirenler, teşvik edenler, yol yerenler olarak…

Bu durumda da ateşi söndürecek, kanı durduracak tek umut dünya ülkeleri kamuoyları, insanlık vicdanı… Hem de ABD, İsrail ve sözde kendilerini insan hakları savunucusu gibi gösteren batı ülkeleri yöneticilerinin gerçekleri gizleme, çarpıtma, akıl almaz yasaklamaları, yalanlarına rağmen. Özgür basın diye ahkam kesen batı medyası yanlı bakış, baskıyla her olayı İsrail lehine çeviriyor pervasızca. Çevirmeyenin de bileti, kesiliyor, dışlanıyor. Aynısı spor, sanat dünyası için de geçerli… Fakat bunlara rağmen Gazze’deki çocuk, bebek katliamına tepki, sokağa yansıyan ve giderek büyüyen öfke de ortada.

Ancak bu noktada da savaşın kendilerine bir şey getirmediğini, getirmeyeceğini anladıkları vakit Netanyahu’yu caydıracak tek unsur Yahudi toplumu, İsrail halkı…

Hamas’ın asla kabul edilmeyecek saldırısıyla, canlarını, yakınlarını kaybettiler, görüntülerden kaynaklı çok öfkeliler ve hesap sorma refleksleri gelişti. Ama bu, işi çoluk, çocuk ayırdetmeksizin katliam, hatta soykırım boyutuna taşıma hakkını vermiyor. Kaldı ki bugüne kadar İsrail bu çatışmaları sınırlarının dışında tutuyordu, yani top, tüfek, kan, gözyaşı Filistin topraklarında oluyordu. O nedenle Filistinliler de yaşamlarından vazgeçmiş durumdalar zaten. Şimdi ise İsrail halkı ilk defa ateşi bu kadar yakınlarında hissetti. Kısacası kalıcı bir savaşın hiç kimseye yararı olmadığı açık ve net. Tabii İsrail halkı adına en kritik detay da şu:

Soykırıma uğramış, büyük acılar yaşamış bir toplum olarak, aynı acıları yaşatma, soykırımla yaftalanma durumu. Hem de kendilerine soykırım yapma lekesini silemeyen Almanya’nın bile verdiği siyasi destek ve mühimmatla!..

Reklam Alanı