Yılmaz Özdil: Sirenlerin çalması sadece beni mi endişelendirdi

0
3

Sayın hükümetimizin “hayati durumlar” karşısındaki serinkanlı yaklaşımı gerçekten hayranlık vericidir.

Trenlerimiz çarpışır mesela, insanlarımız ölür, “kem gözlerin nazarı” derler.

İŞTE YILMAZ ÖZDİL’İN YAZISI

Uçaklarımız düşer, “teknik kusur görünmüyor” derler.

Havalimanımız canlı bombalarla basılır, insanlarımızı otomatik silahlarla taraya taraya öldürürler, “Güvenlik zafiyeti yok” derler.

Soma’da 301 madencimiz katledilir, “Bunlar olağan şeyler, bu işin fıtratında var” derler.

Memleketi keneler basar, “Pantolon paçalarını çoraba sokun” derler.

Nükleer santral patlarsa ne olacak diye sorarsın, “Ha nükleer santral kurmuşsun, ha evine mutfak tüpü bağlamışsın, riski aynı” derler.

Deprem olur, arama kurtarmada yetersiz kalırlar, insanlarımız beton blokların altında bağıra bağıra can verir, yabancı ülkelerden gelen kurtarma ekiplerini kabul etmezler, “Kendi potansiyelimizi görmek istedik” derler.

Deprem olur, dört küsurluk sarsıntıda bile binalar yerlebir olur, “Enkaz kaldırmada dünyaya parmak ısırtacak kadar başarılıyız” derler.

Cephanelik patlar, “Hindistan’da Pakistan’da olur böyle şeyler” derler.

Suriye’ye burnumuzu sokarız, Kilis’e roketler düşer, “Roketlerin buraya düşüyor olması eleştiriliyor, tabii ki düşecek, havada mı kalacak, yerçekimi var” derler.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Reklam Alanı