Fulya Soybaş Yazdı: Yanıltıcı etikete rafta yer yok

0
2

Hürriyet Yazarı Fulya Soybaş, bugünkü köşesinde etiket fiyatlarını köşesine taşıdı.

İki hafta önce yazmıştım, Tarım Bakanlığı içinde ‘eser’ miktarda nar olan nar ekşisi görünümlü sosların ardından limon suyu- imiş gibi etiketlenen limon aromalı sosların satışına yasak getirmişti.

Bakanlığın etiket düzenlemesi genişliyor. Bundan böyle -mış gibi yapan ürünlere rafta yer yok! Mesela muz aromalı süte muzlu süt, çilek aromalı gofrete çilekli gofret yazılamayacak, margarinlerin üzerine ‘tereyağı keyfi’, içinde süt olmayan, buzlu ürünlere ‘dondurma lezzeti’ denilemeyecek.

 

Amaç tarım ürünlerinin üretim ve tüketimini arttırmak, tüketicilerin yanlış yönlendirilmesini önlemek. Vallahi kocaman bir alkış! Neden mi? Gıda Mühendisi Nurten Sırma bakın ne detaylar verdi.

 

MARKET REYONLARI İÇİNDE MEYVE OLMAYAN SÜT, YOĞURT VE KEFİRLE DOLU

Markete gittiniz. Her reyonda en az 20 dakika oyalanır mı yoksa alacağınızı alıp çıkar mısınız? Ben daha çok ikincisiyim, hele de büyükşehirlerde hep bir acelemiz olduğu düşünüldüğünde… Alışveriş ne kadar çabuk biterse o kadar iyi. Ancak bu, aynı zamanda aldığınız ürünü incelemediğiniz, etiketine bakmadığınız anlamına da gelir. Yani etiketine bakıyorum ama ne yalan söyleyeyim fiyat etiketine! ‘İçindekiler’ kısmına bakmak aklıma gelmiyor. Sonra da eve bal sandığım ‘aromalı’ macun, oğluma boyu uzasın diye süt sanarak aldığım ‘aromalı’ süt, ‘tereyağı’ görünümlü margarin ile dönüyorum. Üşenmeyin açın bakın bakalım dolaplarınızı! Sonumuz aynı, değil mi? İşte buna ‘etiket’ aldatmacası, bu ürünlere de -mış gibi ürünler deniyor. “Farkındalığı yüksek biri olarak sizin bile ‘düşünmeden’ sepete attığınız bu ürünlerin içinde ne olduğu ya da olmadığını vatandaş nereden bilecek?” diye soruyor Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Gıda Denetim Uzmanı ve Gıda Mühendisi Nurten Sırma ve ekliyor: “Bilemez.” Şöyle devam ediyor:

SAĞLIĞIMIZA DA CEBİMİZE DE YAZIK

“Örnek vereyim. Tereyağı süt yağından yapılır, hayvansal bir gıdadır. Margarinse yüksek teknoloji ile yapılan bitkisel bir ürün. Hayvansal gıda ile alakası yok! E, sen şimdi margarinin üzerine bir inek, bir de akan süt fotoğrafı koy, sonra da yaz üzerine ‘Köy tereyağı tadında.’ Yani bu tüketiciyi açıkça aldatmaktırOyundur! Tüketici tereyağı aldığını sanıyor ama aslında o bir margarin. Bazı tüketiciler bunun bir etiket oyunu olduğunu bilir ve bilerek; bazen nefsini köreltmek bazen de ekonomik kaygı ile, bu ürünleri alır. Ancak herkesin bu gerçeği bilmesini bekleyemeyiz. Dolayısıyla tüm bu yanıltıcı ifadeler ve görseller bundan böyle ambalaj ve etiketlerden kaldırılacak. Market rafları içinde meyve olmayan meyve suyu ve sütler ve hatta yoğurt, kefir, kek, kurabiye, gofret ile dolu. Ve bu ürünler içinde gerçekten meyve olanlara göre daha çok satılıyor. Sağlığımıza da cebimize de yazık değil mi?”

‘AROMALI’ SÜTTE MEYVE ORANI YÜZDE 5

Evde muzlu süt yapacaksak muz ve sütü karıştırıyoruz, çilekli yoğurt ya da kefir için de aynısı geçerli. Peki rafta ‘muzlu süt’ ya da ‘çilekli kefir’ diye satılanın evdekinden farkı ne? Yanıtı şu: “Rafta satılan ürünler, yasal sınırlar içerisinde, belirli kriter ve formülasyon ile yapılan, bizim endüstriyel dediğimiz ürünler. Burada dikkat edilmesi gereken şu; bir üründe, iki kelime arasına ‘aromalı’ ibaresi girmişse, örneğin çilek ‘aromalı’ süt, bilin ki o üründe çilek oranı maksimum yüzde 5’tir. Ancak bu ürünler sanki sadece süt ile çilek karıştırılmışçasına ‘çilekli süt’ etiketi ile rafa çıkarıyor, aroma ibaresi yok! Çoğumuz da bunu ‘çilekli süt’ sanarak alıyoruz oysa içinde sütte çilekte yok! Katı yağ, rafine şeker, tatlandırıcılar, raf ömrü uzaması için e-maddeler… Sağlığa zararlı birçok katkı maddesi var.”

HAKSIZ REKABETE YOL AÇIYOR

“Ayrıca burada haksız rekabet mevcut. Örneğin gerçek bal satan ile bal sosu/ bal aromalı, ‘organik’ algısı yaratılarak satılmaya çalışılan ürün aynı rafta oluyor. ‘Aromalı’ ürün pazarı tüm dünyada var ama burada sıkıntı, bu gerçeğin etiket ve ambalajda açıkça belirtilmemesi, saklanması. Bizde gıda okur yazarlığı az, etiket okuma alışkanlığı olmadığı için sağlıksız besleniyor ve de haksız rekabete yol açıyoruz.”

TENCERE YEMEĞİNDEN SAĞLIKLISI YOK

ABD Gıda ve İlaç Dairesinin (FDA) ‘aroma’ tanımı şu: “Bir gıda veya içeceğin tadını güzelleştirmek veya mevsim geçişlerinden dolayı zayıflayan tadını güçlendirmek için kullanılan, laboratuvar ortamında, steril olarak üretilen madde.” Bugün sodadan meyve suyu ve gazlı içeceklere; pizza, çorba gibi hazır yemeklerden, tatlılar, soslar, atıştırmalıklara kadar tüm paketli ürünlerde yapay aromalar mevcut. Aromalar, FDA’nın ‘genel olarak güvenli kabul edilmiş’ ürün listesinde. “Nadiren kullanılmak kaydıyla insan sağlığı ile ilgili bir sorun öngörülmüyor.” Ancak sürekli ve fazla kullanılması halinde hücre bozulmaları, hormonal rahatsızlıklar, obezite, kalp damar hastalıkları gibi birçok hastalığa sebep oluyor. Buraya İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya’dan bir alıntı yapmak isterim, şöyle diyor: “Uzun ve sağlıklı yaşamın sırrı şu;

  1. Bol su içecek, hareket edecek,
  2. İyi uyuyacak,
  3. Anam-babam usulü yiyeceksin çünkü tencere yemeğinden daha sağlıklısı yok.

AMBALAJIN İÇİ DE DENETLENMELİ

Tarım Bakanlığının etiket düzenlemesinin alkışlanacak bir hareket olduğunu belirten Sırma “ancak” ile parantez açıyor: “Taklit, tağşiş ve hile konusuna da eğilmek gerek. Hatta sıkı denetimler gerekiyor. Çünkü bugünlerde hammadde fiyatlarının artması ve yine ekonomik sebeplerle lojistik zincirinin kırılmasına bağlı olarak, malı bozulmasın, rafta uzun kalsın diye ürünlerine ‘yasal sınır’ üzerinde katkı/ koruyucu madde ekleyenler var. Etikette yazan ile ambalajın içindeki örtüşmüyor buna da sıkı denetim gerek.”

Reklam Alanı