Hürriyet Yazarı Hande Fırat bugünkü yazısında Göç Konusunu Ele aldı.
Parlamento başkanının sağındaki koltuklara oturan ve değişimlere karşı çıkan zengin burjuva kişiler, daha çok monarşist muhafazakâr görüşleri destekleyenlermiş. İhtilal sonrası kurulan parlamentoda özgürlükleri destekleyen ve halkçılar olarak bilinen temsilciler de başkan koltuğunun solunda oturmuşlar. Sol siyasi görüş; sanayileşmeyle birlikte zenginliğin eşit dağılımını destekleyen, emekten taraf olan, odağına din, ırk, milliyet, cinsiyet gibi kavramlar yerine insanı alan bir düşünceye evrilmiş. Değişimi istemeyen zenginler ise tam tersine ırkçılığı öne çıkaran politikalar benimsemiş.
– Fransa siyasetinde Macron’un temsil ettiği sağ siyasi görüş uzun zamandır zenginlerin ve patronların talep ettiği, emeklilik yaşını yükseltmek gibi milyonları etkileyen ekonomik uygulamaları hayata geçiren bir dizi yasa değişiklikleri yaptı.
– İşsizlik, maaşlardaki uçurum, pandemi yüzünden kiralardaki, elektrik ve doğalgaz faturalarındaki astronomik artışlar yüzünden banliyölerde yaşayan düşük gelirli üçüncü nesil Afrikalılarda biriken stres, 17 yaşındaki göçmen çocuğun polis tarafından öldürülmesi sonucu açığa çıktı. Bir hafta içinde de Fransa genelinde kitleselleşti.
YAĞMA VE YAKMA
– Gösterilerde yağmalama, gelir adaletsizliğine bir tepki olarak öne çıkarken, araba ve bina yakma ise “Beni yok sayma, ben buradayım, ben de bir bireyim, eşitlik ve adalet istiyorum” mesajı olarak algılanıyor.
AŞIRI SAĞ KORUMA REFLEKSİ
– Olaylara müdahalede Fransız devlet mekanizması yetersiz kalınca Fransa’nın aşırı sağcı siyasetçilerinden Marine Le Pen’in destekçileri sokağa inip ellerine geçirdikleri beyzbol sopalarıyla protestoculara saldırdı.
– Bu da aşırı sağcıların “Benim malıma, devletime zarar veremezsiniz” deme yöntemi.
ÜÇÜNCÜ SİYASİ GÜÇ: GÖÇMEN
Göç alan Avrupa demokrasisi sağ ve sol görüş olarak dengelenmişken kimliklerini, benliklerini ve dini değerlerini kaybetmek istemeyen, banliyö ve taşrada yaşayan göçmen kesimi de kendilerini siyaseten var etme gayretindeler.
– Şimdilik daha çok sola yakın siyaseti destekleyen göçmenler, zamanla bağımsız bir aktör haline dönüşebilirler.
– Ancak göçmenlerin yükselişi, aşırı sağı ve ırkçılığı da yükseltiyor.
– Aşırı sağın da göçmenleri yok sayan, onları ötekileştiren politikaları göçmen saflarını sıkılaştırıyor.
FRANSA’DAKİ EYLEMLER AVRUPA’YA YAYILIR MI
– Güçlü devletler ne yazık ki giderek ırkçı hale geliyor. ABD’deki polis şiddetinin Fransız polisince de örnek alındığı anlaşılıyor.
– Bu da aşırı sağ görüşü paylaşan devlet mekanizmalarının bir ağ içinde birlikte hareket ettiklerini gösteriyor.
– ABD’deki protestolarda zenciler, Fransa’dakiler de ise Kuzey Afrikalı göçmen çocukları öne çıkıyor.
– Başka Avrupa ülkelerinde destek amaçlı bazı gösteriler olsa da genele yayılması zor görünüyor.
PEKİ ANKARA GELİŞMELERİ NASIL TAKİP EDİYOR
Ankara, başta Fransa olmak üzere Avrupa’daki gelişmeleri kaygı ve hassasiyetle takip ediyor. Bakış açısını şöyle özetleyebiliriz:
Gösteri ve protesto hakkı toplum açısından doğal bir hak.
Ancak kamu düzeninin bozulması, vandalizm kabul edilebilir değil.- Diğer yandan Fransa’daki Afrika kökenli 17 yaşındaki gencin olayları tetikleyen ölümü ilk ölüm değil.
Bir yanda Fransa’ya ve Avrupa’ya sömürgecilikleri üzerinden gelen insanların toplumda “ikinci sınıf olarak görülmeleri” ile başlayan sorunlar, diğer yanda ise bu kıtalardaki sömürgecilik geçmişini unutarak onlara karşı sokağa çıkan radikal sağcı gruplar.
Ankara’ya göre başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri tüm bu yaşananların ardındaki sosyal motivasyon ve sorunu iyi analiz etmeli.
Fransa’daki bir başka sorun ise sosyal tabakalar arasındaki gelir dağılımı makasının en açık Avrupa ülkesi olması. Ankara’ya göre bu sorun da olayları tetikledi.
TÜRKİYE’DE DURUM NE
Aşırı sağı temsil eden ve göçmen karşıtlığı bilinen
Ümit Özdağ, Fransa’da yaşananların Türkiye’de de benzer çatışmalara yol açabileceği iddiasını dile getirdi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik bunu; “Türkiye’nin insani değerlere dayanan göç politikası ile Fransa’nın sömürgeci politikalarına ve ırkçı şiddete duyulan tepkiyi mukayese etmek, şuursuz ve kötü niyetli bir yaklaşımdır” sözleriyle kınadı.
Ankara’ya göre iki farklı konu karıştırılmamalı.
Fransa’da harekete geçen kitleler, Fransa’nın eski sömürgelerinden hizmet için gelenler, getirilenler.
Türkiye’deki Suriyeliler sığınmacı. Sömürge siyaseti üzerinden değil, savaştan kaçarak misafir olarak gelenler.
Aşırı sağ temsilcileri, radikal ırkçı söylemlerle seçmenlerini konsolide etmek istiyorlar. Ancak çok tehlikeli sularda yüzüyorlar.
Bu süreçte, söylemlere dikkat edilmesi gerek. Kimse sokakların karışmasını istememeli. Bu sadece terörün işine yarar.
VİLNİUS ZİRVESİ
BİR yandan da gözler 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılacak olan NATO Liderler Zirvesi’nde. Başta Fransa olmak üzere Avrupa’da da kısmen yaşanan sorun gündemde olacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirvede çok sayıda ikili görüşme yapması bekleniyor. Bu görüşmelerden biri de Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile olacak. Yunan basını, söz konusu görüşmenin ardından liderlerin, ikili temasların tekrar başlayacağını duyurmalarının beklendiğini belirtti. Ankara’nın hedefi ise şöyle:
YENİ SAYFA
İki ülkede de seçimler bitti, güçlü hükümetler kuruldu.
İyi niyetle, konuşarak yeni bir sayfa açma zamanı geldi.
Görüşmede iki ülke arasında önümüzdeki süreçteki iletişimin yapısı ve tonu belirlenmeli.