Öylesine hızla ve güçlü giden ruhun tüm servetlerini ele geçirmiş de, sonra da unutmuş rolü yapan resmin kategorisinde kaybolmuş gibisiniz…
Kayıplar mı ayıplar mı, sebebin istatistik verileri?
Tanımlayabilen varsa ötesini, bir eksen ileri gitsin..Zira ötesi boşluğun katmanlarında zerre dahi değil…Ama yokluğun ihtişamlı ve azametli olan yanı, kendisi…
Ya da hiçliğin yerçekimsiz hafifliğinde, eksensiz dönüşlerinde misiniz! Ekseninize girenlere etkiniz de azımsanmayacak boyutta olabilir…
Bu dönüşüm çıldırtıyor olmalı, duyguların kişisini evrenin sonsuzluğuna taşırken? Tâbi parmak izlerinize rastlarsanız sürpriz olmaz…
Ve yahut tipik karmaşadan beslenen bütünlüğü kendisi var ediyor, olmasın! Bilinen olasılıklar farklılıkları gösteriyor olabilir belki ama farkında değildir…Belki de bir yudum dahi tatmadığınız hayatı deneyimliyorsunuz…Belki de abartmamak gerek…Çünkü bilinmezliğe verilen isimlerden başka bişey değil inançlarınız… Ötesi de berisi de; AYNI DOLUNAYIN YAZGISI!
Harbi sizler dünyaya gelirken laboratuvar mı kurup geldiniz, kurulmuş düzeni mi keşfediyorsunuz? Hangisi daha yatkın, sıradışılığa?
Bir merakın özverisinde zamanı çiziyorsunuz, belki de…Ama merak edilen ne olabilir? Bilindik kalıplara giydirilenler her devinimde hareketini aynı tanımlayacak..İzdüşümden öteye geçemez bu şekilde…Belki de meraktan sıyrılmak lazım, evvela!
Buna inanıyor musunuz?
Hadi hiç merak eden statüsünde adınız geçmemişse? Etkenler fazlalıkları tetikliyorsa? Ya göçmenliğin tadı merakın iptali ile başlıyorsa?!
Belki de yaratıcı zekâ buna izin vermiyor….Null (ctrl+0) bülten geçişi sırasında kitapsız ilerliyor da olabilirsiniz…
Tüm bildiklerinizi de yakın gitsin, eliniz değmişken!
Esra Süntar
